Orta Karadeniz bölgesinin gözdesi şehirde Amasya gezi rehberi oluşturmak hem İç Anadolu kültürünü hem de Karadeniz kültürünü aynı anda yaşama imkânı sunmaktadır. Şehrin kökleri M.Ö. 5500 yıllarına kadar uzamakla birlikte Hitit uygarlığından beri Amaseia olarak adlandırılmaktaydı. Günümüzde Amasya isminin temeli de buradan gelir. Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden olan Amasya şehrin bütününü özel kılar. Bilinen tarihten itibaren Hitit dönemi, Seloukoslar dönemi, Pontus dönemi, Roma ve Doğu Roma dönemi, Selçuklu dönemi ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar 19 farklı devletin hüküm sürdüğü söylenmektedir. 337 bin Nüfuslu ve 7 ilçeden oluşan şehrin her noktası ayrı güzelliklerle doludur. Karadeniz doğa harikası yeşillikleri bölgeye hakimken Anadolu’nun bozkır yapısı da gözlenmektedir.
Şehrin tam ortasından geçen Yeşil ırmak Amasya’nın boynuna adeta bir gerdanlık olmuştur.4 mevsim konforlu yaşama uygun iklimiyle ülkemizin gözde şehirlerindendir. En önemli geçim kaynağı tarım olan Amasya’da yerel halka özel ürünlerde yer alır. Özellikle şifalı macunları, İğne oyası ve Hat sanatı ürünleri bölgenin en meşhur sembollerindendir. Ayrıca çay tiryakisi olan milletimiz için Amasya Semaveri yine Amasya’ya özel bir üründür. Dillere destan olan Ferhat ile Şirin aşkı da Amasya’ya özgü dünyaca ünlü aşk hikayesidir. Şehrin dokusu ve mistik havasıyla seyyahların mutlaka görmesi gereken iller arasında olduğu aşikardır.
Karadeniz’in en eski yerleşimlerinden olan Amasya gezilecek yerler bakımından bize birçok seçeneği sunmaktadır. Amasya’nın doğal güzellikleri ve eşsiz tarihi ile gezmek isteyenleri şaşkına çeviriyor. Başlıca en önemli gezilmesi gereken yerler olarak;
1308-1309 yılları arasında Anber Bin Abdullah tarafından yaptırılan yapı, İlhanlı Devletinden günümüze kalan tek eser olma özelliği taşır. Osmanlı dönemi hekimlerinden olan Sabuncuoğlu Şerefeddin ilk Türkçe cerrahi kaynağı yazan tabiptir. Tahminen Amasya darüşşifasında eğitim görmüştür. Bina kesme taşlardan örülmüş ve Türk üçgenlerinden meydana gelen sütun başlıkları ile tamamlanmıştır. Bu özelliği ile Anadolu Selçuklu mimarisinin ilkini oluşturmuştur. Anadolu da müzikle tedavi yapılan ilk hastanedir. 2011 yılında müze olarak düzenlenmiş olup, günümüzde müze olarak hizmet vermektedir.
Dillere destan Ferhat ile Şirin aşkını temsilen oluşturulan, Ferhat ile Şirin Aşıklar Müzesi Amasya-Tokat yolunda Ferhat su kanallarının olduğu bölgede yer almaktadır. Rivayete göre; Ferhat nakkaşlık yapan bir gençtir ve Şirin ile birbirlerine aşıktırlar. Ferhat, Amasya Sultan’ının kız kardeşi olan Şirin için dünür yollar. Kız kardeşini vermek istemeyen sultan Ferhat’tan şehre su getirmesini ister karşılığında düğün sözünü verir. Ferhat dağları tepeleri aşarak elindeki külünkle başlar dağları delerek su getirmeye. Uzun süre boyunca uğraş verir suyu tam getirmek üzereyken sultan bir cadı gönderir ve Ferhat’ı vazgeçirmesini ister. Bu sırada şehre suyun sesi gelmiştir bile. Cadı ‘’Ferhat, Şirin öldü boşuna uğraşma bak sana helvasını getirdim’’ diye yalan söyler. Acısına dayanamayan Ferhat elindeki külüngü ‘’Şiriiin’’diyerek yukarı fırlatır ve yere yığılır külünkte kafasına düşer. Öylesine feryat etmiştir ki kayaların yankısından Şirin sesi duyup koşarak gelmiştir. Ancak yerde Ferhat’ın cansız bedenini görünce ‘’Ferhaat!’’ diyerek kendini kayalıklardan aşağıya atar.
Şehre su gelmiştir ancak sevenler kavuşamamıştır. İkisini de yan yana oraya gömerler. Her bahar iki mezarda da gül açmakta ancak arasına da bir kara çalı çıkıp güllerin birleşmesine engel olmaktaymış. Müze bu hikâyeden dolayı çok ziyaret edilmekte ve ilgi görmektedir.
Saraydüzü Kışla Binası, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da milli mücadeleyi başlatmak için Amasya’ya gelişi ve Amasya Genelgesini yayınlamasını resim etmek amacıyla bu yapı tekrar inşaa edilmiştir. Yıl boyunca ziyarete açık olan bina, Cumhuriyet dönemi belgeleri ve eserleri sergilemenin yanında bazı kültürel organizasyonlara da ev sahipliği yapıyor. Kışla binasısın içerisinde, amfi salonu, sergi salonları ve toplantı odaları bulunmaktadır. Ziyaret etmek
isteyen misafirlere, fotoğraf çekimine de müsaade edilmektedir.
Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa tarafından 1865 yılında yaptırılan Amasya Saat Kulesi aynı sene çıkan yangından hasar almıştır. 1938 yılındaki depremden de etkilenip iyice hasar alan kule 1940 yılında yıktırılmıştır. 2002 yılına gelindiğinde orijinal haline uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.
Amasya şehir merkezinde bulunan kule bir minare görüntüsündedir. Yapıldığı malzemeler, kesme taş, tuğla ve yer yer ahşaptan oluşur. Gövdenin üst kısmı yuvarlak ve şerefe şeklinde eklentisi vardır. Merkez bölgede hem nirengi noktası olarak hem zamanın kıymetli olduğunu anlatmak üzere günümüzde kullanılmaktır.
Kral Kaya Mezarları, M.Ö.302-M.Ö.26 yılları arasında hüküm süren Pontus Krallığındaki kralların mezarlarıdır ve tamamı Helenistik döneme aittir. Amasya Kalesi eteklerinde bulunur. Toplam 21 adet mezar vardır. Ancak günümüzde kalıntısına rastlanan birkaç adet mezara rastlanmıştır. Pontus Krallığı kurucusu Mitridat Ktistes’in mezarı en baş sağ kışında olmasıyla dikkat çekicidir. Mezarlardan en sondaki ve tarihsel olarak da en son yaptırılan
aynı zamanda en büyük mezar olan Kral Farnakes (Pharnakes)’in mezarıdır. Bu mezarın boyutları 15 metre yükseklikte ,8 metre genişlikte ve 6 metre derinliktedir. Bu mezarlar kapı gibi girişiyle bir mağarayı andırır. Bu sebeple bazı dönemlerde zindan, hapishane ve cezalandırma bölgesi olarak kullanılmıştır. Kral Kaya Mezarları eski dönemlerde bölgeye hâkim noktada olduğu için stratejik olarak da önem taşımaktaydı. Günümüzde yoğun ziyaret
edilen mezarlar, görenleri şaşırtmaktadır.
Harşena Dağı’nın üzerinde bulunan Amasya Kalesi, Harşena Kalesi olarak da adlandırılmaktadır. M.Ö. 100’lü yıllarda Pontus Kralı Mithridates tarafından yapıldığı bilinmektedir. Selçuklu Devleti’nin fethi ile 1075’te onarılmıştır. Kale 18.yüzyıla kadar aktif kullanılmıştır. Bir kısmı moloz taştan yapılırken üst kısımları kesme taştan yapılmıştır. Kalenin içerisinde dehliz, sarnıç, barınma alanları, korunak, su depoları ve hamam kalıntılarına rastlanmaktadır. Amasya Kalesini ziyaret etmek isteyen konuklar 08:00-18:00 saatleri arasında tarihi kaleyi görüşe gelebilmekteler.
II. Bâyezid’in talimatıyla Amasya Sancak Beyi Şehzade Ahmet tarafından 1486 yılında yapımı tamamlanan II.Beyazıt Külliyesi, şehirdeki Osmanlı Dönemi yapıtlarındandır. İçerisinde Cami, Medrese, Türbe, Muvakkithane ve İmaret vardır. İmareti ise yemekhane, mutfak, fırın, kiler, ahır olmak üzere 5 ayrı unsur oluşturmaktadır. Sonradan Minyatür Amasya Müzesi buraya inşa edilmiştir.
II.Bayezid Külliyesinin içerisinde yer alan Minyatür Amasya Müzesi, Maket Amasya Müzesi olarak da anılmaktadır. Bu müzede Amasya’nın 100 yıl önceki hali 1/150 oranında küçültülerek hazırlanmıştır. 1914’te çekilen bir fotoğraftan ölçeklendirilen müzede adeta yaşayan bir Amasya inşa edilirken her şey en ufak ayrıntısına kadar işlenmiştir. Yeşil ırmak, Amasya evleri hatta tren istasyonu görenleri şaşırtmaktadır.2010 Yılından itibaren hizmet veren Müze ziyaretçilerini bekleyip gelenlere Minyatür bir Amasya sunmaktadır.
Taşova ilçesinde yer alan Borabay Gölü, Amasya’nın mükemmel bir doğa harikasıdır. Amasya’da piknik yapılacak yerler dendiği zaman ilk sıradaki yerini alır. Göl, doğal su kaynaması ve çevreden gelen nehirler ile beslenmekte olup benzersiz bir manzarayı sunmaktadır. Yemyeşil bir doğa ile bütünleşen Borabay Gölü kamp, piknik, doğa yürüyüşü vs. faaliyetler için birebirdir. Borabay Gölü restaurant, kafeterya ve bölgesinde bungalov evler de barındırmasıyla oldukça ilgi odağı konumunda. Temiz havası ve bol oksijeni ile doğanın güzelliklerini birleştirerek bize sunan bu muhteşem gölü muhakkak ziyaret etmelisiniz.
Şehirde Amasya merkez gezilecek yerler ilçelere göre daha fazla seçenek sunuyor. Sadece merkezin gezilmesi istense 1 gün içerisine sığdırmak mümkün değildir. Amasya merkez, piknik yerleri, tarihi değerleri, doğal güzellikleri ve modern yapısını saymak bitirmek mümkün görünmüyor. Ama biz başlıca bahsedecek olursak;
ve gelen kutusunda yeni reklamlar alın